Bu aralar dışarı çıkmak istemiyorum, daha çok yazı yazıyorum. insanlarla konuşmak desen zaten yok denecek kadar az hatta düşük yüzdeliklerde...Fotoğraf makinem de odanın bir köşesinde tripotta öylece duruyor....Can sıkıntısından yazanlara da cevap vermiyorum... Yalnız sabah evden çıkarken adını bile bilmediğim insanlara gülümsüyorum. O gülümsemeler insanın içini ısıtıyor çünkü bir beklentisi olmuyor... Çocuğuyla kaldırıma çıkmaya çalışan bir kadına yardım ettiğimde, küçük gülücüklerle ordan adımlar atıp ilerliyorum. ruh halimi süsleyen bir şey buldum mu seviniyorum :) ... Ama öte yandan insanlardan korkuyorum biliyor musun ? birbirlerini incitmek için adeta bir yarış halindeler...Hatta diğer canlılara bile siddet uyguluyorlar. Aslında korkum şiddetle ilgili bir durum değil, sadece bilinmez bir ruh haline sahip olan insanların verdikleri rahatsızlık insani olumsuz etkiliyor. bu yüzden sevgisizlik dizboyu diyebiliriz... Genele indirgememek gerek çok iyi insanlar da var belki de yollarda... Mesela gezginler hep daha samimi gelirler bana. Bir düşünsenize biz evden markete çıkmaya korkarken, onlar hiç bilmedikleri insanların arabalarına biniyor, çoğu zaman otostopla kilometrelerce yol alıyorlar. Ve bize gelince çoğu zaman ötekileştirildik, hatta ``sen yapamazsin` cümlesini çoğu kez duymak zorunda kaldık.
Sonrası azalan sevginin, artık insanları tatmin etmediğini gösteriyordu... Ne ara böyle olduk üstelik dünyayı da paylaşamıyoruz, hatta bu yüzden savaşlar da olmuyor mu ? 。Bizler bir şeyleri değiştirmeliyiz. Ya da hep beraber yok olacağız...
